Wall Street Finans Merkezi ve Kuruluşu

ABD’de, New York’ta Manhattan’ın güneyinde yer bir sokak adıdır. Fakat bu sokağı özel yapan şey, sokağın ülkenin önde gelen bazı finans kuruluşlarının toplandığı bir yer olmasından kaynaklıdır.

Wall Street;  Kısa yoldan zengin olmanın simgesi haline gelen bu sokak birçok konusu finans olan filmlere mevzu olmuştur. 1929’da ABD menkul kıymetler borsasının düşmesiyle ekonomiyi altüst edecek kadar güçlenmiş vurguncuların sığındığı bir kale gibi olmuştur.

Zaman içerisinde borsa simsarlarıyla bilinen bu caddenin tarihi çok eskidir. Bu terim ABD’nin bir bütün olarak finansal piyasaları, Amerikan finans hizmetleri sektörüne dayalı finansal çıkarlar için bir metonim haline geldi. Wall Street bağlantılı en güçlü finans merkezi olmuştur. Dünyanın iki dev büyük borsalarına ev sahipliği yapmaktadır. Bunların başında toplam piyasa New York ve NASDAQ tarafından yönetilen borsalardır.

İlk olarak tarihine bakalım bu meşhur caddenin; Hollandalı olan ‘de Wall straat’ın’ ismini aldığı yönünde birçok görüş hakimdir. Ama sokağın isminin konulmasında geçerli olan görüş şu şekildedir. Yerli Amerikalılara, korsanlara ve İngilizlere karşı inşa edilen New Amsterdam yerleşiminin kuzey sınırında bir duvarla örülmüş bir sokak olarak adlandırılmıştır. Bir başka hikaye ise; Manhattan adasındaki kırmızı insanlar Hollanda’yla bir antlaşma yaparlar. Ve anakaraya geçerler. Buna Hoboken barışı deniyordu. Fakat bir gece Hollanda valisi askerleri göndererek bir gecede bütün insanları katletti. Bu bütün kızıl derileri kızdırdı ve tekrar savaş başladı.

Amsterdam bu kızgın insanlara karşı bir duvar inşa etti ve onlardan bir süre korundu. Işte o duvarların olduğu kısım Wall Street diye anılmaya başlandı. Savaşlar siyasi politikalar şu anki sokağın şekillenmesinde rol oynadı. Duvar ilk başlarda kıyı şeridi olarak kullanıldı. Hint yolunu Broadway’den geçerek diğer kıyıya kadar ulaştı. Bu durum ilk başlarda yerel tüccarları ve tüccar hisselerinin ve tahvilleri satın almak için farklı noktalarda toplanmalara sebep oldu. Buda zamanla müzayedeciler ve bayiiler olmak üzere ikiye ayırdı.

Wall Street aynı zamanda kölelerin işe alındığı ve sürekli çalıştırıldığı bir pazardı. Daha sonraları 1700’lerde duvar tekrar inşa edildi. 1711’e kadar kölelik devam etti ve burası köle pazarı olarak kullanıldı. Şehir alınan ve satılan her şeye vergi uygulayarak kendine yara sağladı. 18. Yüzyılda artık tüccarların ve spekülatörlerin menkul kıymet alımı için toplandığı bir yer haline geldi. Tüccarlar 1792’de yapılan Button anlaşması ile ilk borsanın temellerinin bu şehirde attılar. Anlaşmayı imzalayan kişiler birbirlerine standart bir komisyon ödemeyi kabul ettiler.

Ancak işlemler için ayrı bir ücret talep edilmeye başlandı. 19. Yüzyıla gelindiği zaman bu sokağın üzerinde ciddi bir yapılanma söz konusuydu. Hatta o dönemin tarihçileri bunu eserlerinde dile getirmişlerdi. Konutların ve işyerlerinin artması ticari faaliyetlerinin büyümesine sebep olmuştur. Erie kanalının açılması artık deniz yolunu ticaret için kullanmak demekti. New York şehrinde bu gelişimlere büyük bir ekonominin patlamasına sebep oldu. Bu sayede Wall Street Amerika’nın para başkenti oldu.

Bu yüzyılda Wall STREET kendi iç piyasasının yürütürken, dış piyasalara da açılmaya başladı.  1860-1920 arası tarım yerini sanayiye bırakırken New York piyasası liderliği elden bırakmadı. Yaşanan krizlere rağmen birçok ünlü yatırımcıların Wall Street’e taşınmaları ile ekonominin kalbi olmaya devam etti.  Borsa devi olan Charle Down bütün hisse senetleri takip ederken piyasanın durumuna göre isimlendirme yapmaya başladı. ‘Zirveler ve çukurlar ‘sürekli yükseldiği zaman boğa piyasası diye adlandırdı. Eğer ortalamalar düşerse ayı piyasasıydı. 1889’da orijinal stok raporu, müşterilerin öğleden sonra mektupları hepsi ‘The Wall Street Journal’ de’ toplanıp yayınlandı. Ve artık borsanın günlük bir gazetesi vardı. Daha sonra genişletilmiş hisse senetleri yayınlanmaya başladı. Bir yüzyıl sonra 30 hisse senedi vardı.

20. Yüzyılda Wall Street

  1. Yüzyılın başlangıcı Wall Street için en parlak dilim kabul edilmiştir. JP Morgan & Company ‘nin merkezi olan bu cadde artık ’finansal Amerika’nın hatta finans dünyasının coğrafi, metaforik ve en hassas merkezi’ olarak ilan edildi. Burası hükümet yetkilileri ile ilişkilerinin değiştirdi. Mesela 1013’te yetkililer 4 dolarlık bir hisse senedi teklif ettiği zaman, stok katipleri bunu protesto ettiler. Artık arayı vergi teşviki gibi politikalarla düzelttiler.

Bu yüzyılda Wall Street’e Chicago gibi yerleşim yerleri, rakip şehirler olsa da onu geçemediler. 1. 1dünya savaşı esnasında bu yerleşim yerinden ulusal muhafızlar için para toplama çabaları vardı. Bölge bulundurduğu piyasalardan dolayı pek çok tehdide maruz kaldı. 1920’deki patlama buna örnek teşkil eder. Eylül 1929’da borsa zirvesi oldu. Herkes piyasanın kaymasından endişe duyduğu bir anda Yale ekonomisti bir açıklama yaptı.

Wall Street’te paraların güvende olduğunu söyleyince hisse senedi değerleri düzeldi. Ama bu tarihten sonra piyasa hızlı bir düşüşe geçti ve Amerika ekonomisi zor zamanlar yaşadı. Bunun ağır bedelini Wall Street ödedi. Hükümet krediye bağlı hisse alma pratiğine bel bağladı ve borsa ciddi anlamda gerilemeye başladı. Marj ödemeleri ciddi seviyeye ulaştı. Yalnız piyasadaki gerilemenin sonuncunda 1960’da %90’dan %70’lere düşürüldü. Büyüyen ulusal ekonomi Vietnam savaşından sonra daha da bir iyileşme gösterdi. Ticaret hacimleri yükselişe geçti.

Pay hacmi hiç görülmediği kadar büyüdü. 1973’de finans topluluğu, hükümetten geçici yardım almayı teşvik 245 milyon dolarlık bir zarara uğradı. Reformlar kuruldu ve SEC komisyoncuların yatırımcıların işi için birbirleriyle serbestçe rekabet etmelerini zorunlu kılan sabit komisyonları ortadan kaldırdı. 1975’de Menkul kıymetler ve borsa komisyonu NYSE’nin ‘en çok hisse senedi işlemlerinin büyük kurulun katında yer almasının gerektirecek olan kararı aldı. Bu elektronik yöntemlerle alım satım işlemini serbest hale getirdi.

Borsada daha fazla insan katılımı için komisyon fiyatları azaldı, ancak bu durum hacmi büyüttü. Ekonomi 1980’den sonra bir duraklama yaşadı, daha sonra tekrar yükselişe geçti. 1987’de hisse senedi piyasası düştü. Telekomünikasyon maliyeti düştüğü için bankalar ve diğer kurumlar Wall Street’ten daha uygun fiyatı olan yerlere taşındılar. Bu dönem sürekli bir düşüş yaşanmıştır. İronik bir yaklaşımla bu dönemi anlatan bir film çevrilmiştir. 1995’de yeniden piyasayı canlandırmak için mülkleri konut kullanımına açma teşviki sağlandı. Ve bugünkü dünya ticaret merkezi oluşturuldu. 2001’de NYSE olarak adlandırılan Big Board dünyanın en büyük borsası ilan edildi. Fakat çok uzun sürmeden çok büyük bir yıkım yaşandı ve % 45’i kaybetti.

Diğer bölgelerden yardım alarak tekrar kurulan bu bölgedeki borsa eskisinden daha büyük bir hale getirildi. Dünya Ticaret Merkezi son yıllarda ciddi bir yatırımda bulundu. 2010’dan sonra anka kuşu misali bir yükselişin söz konusu olduğu yazıldı. 2012’den sonra The New York Sun’da ‘dünyanın en büyük üçüncü ticaret bölgesi’ ilan edildi. Görüldüğü gibi bu şehir tarihten bu yana başta yerleşik hayata daha sonraları bütün dünyanın ekonomisine hükmedecek olan borsanın ve finans kuruluşların ana vatanı hükmündedir. Bir bakıma motoru hükmünde hareket ettiğinden ne zaman sıkıntıya düşse birçok kuruluşun ve bölgelerin yardıma koştuğu bir bölge olmuştur.