Konusu iyilik olan Türk ve dünya masallarından 2 örnek

Konusu iyilik olan Türk ve dünya masallarından 2 örnek

Konusu iyilik olan Türk ve dünya masallarından 2 örnek vereceğiz. Aslan ve Fare, Pekmezci Anne masallarının konularından bahsedeceğiz.

Konusu
Konusu iyilik olan Türk ve dünya masallarından 2 örnek

Aslan ve Fare İyilik Masalı

Çok büyük bir ormanda, bütün canlılar, huzurlu bir şekilde yaşamlarını sürdürüyormuş. Yaşı ilerlemiş olan, ormanın kralı aslan bir süre sonra ölünce yerine oğlu kral olmuş. Canlılar içindeki huzur yerini korkuya bırakmış.

Bu korkanlardan biri de Fare imiş. Tabii, fare yalnıza Aslan’dan korkmuyormuş, hemen hemen bütün hayvanlardan çekiniyormuş. Bünyesi çok ufak olduğu için kendinden büyüklerden korkması da gayet doğalmış.

Fare, bu korkusunu yenmek için Aslan’ın yanına yola düşmüş, demiş ki Artık ben burada yaşamak istiyorum. Biz böyle bir iyilikte bulunursanız gün gelir ben de iyilik ile karşılık veririm demiş.

Tabii, küçücük bir farenin bana nasıl bir iyiliği dokunacak düşüncesiyle sesli bir şekilde gülmüş. Yine de yanında kalmasına müsaade etmiş.

Günlerden bir gün, Aslan ormanda kendine yemek aramaya çıkmış. Tam da bu sırada bir avcı Aslan’ı yakalamak için tuzak düzenlemiş. Çok ustaca hazırlandığı için Aslan tuzağa yakalanmış. Ne kadar bağırsa da ağları parçalamaya çalışsa da başaramamış.

Fare de o sırada ormana doğru gidiyormuş. Aslan’ın kükremelerini duymuş ve hemen yanına gelmiş. Kemirgen bir tür olduğu için ağları kolay bir şekilde kemirerek parçalamış, Aslan da avcıdan kurtulmuş.

Canlıların konuşturulduğu bu tür masallara Fabl denmektedir. Aslan ve Fare masalında yapılan iyiliğin bir gün geri dönüp bizleri bulabileceğini unutmamalıyız. İyilik eden iyilik bulur diye boşa dememişler.

Pekmezci Anne İyilik Konulu Masal

Çok eski dönemlerde, geçimini ticaretle sağlayan bir adam ve O’nun da Akçiçek isminde güzel güzel kızı varmış. Ticaret bu, bazen memleketten ayrılmak, başka diyarlara gitmek gerekir. Ama kızım ne olacak diye de kendi kendine düşünmeye başlamış.

Bu sırada kızı, sen endişelenme baba, gelemeyeceğin süre kadar yemekleri bırak, kapıyı da kapat, sen dönene dek dadımla beraber kalabilirim demiş. Bu iş çok önemli olduğu için baba da mecbur kalmış ve yola koyulmuş.

Bu olay padişahın oğluna kadar gitmiş. Bunu duyunca meraklanmış ve kılık değiştirmeyi düşünmüş. Pekmez satan bir kadın gibi Akçiçek’in kapısına varmış, kapının taş yığını ile kapalı olduğunu görmüş.

Pekmez satarım, gönüllere sevinç katarım, şeklinde bir maniyi kapının önünde söylemiş. Akçiçek bunları duymuş, bakmış evde de pekmez yok, canı da sok sıkılmış. Pekmezciye demiş ki: Pekmezci anne! Çık damın üzerine. Pekmez sat; masal söyle bize demiş.

Pekmezci anne kılığındaki oğlan Akçiçek’i çok beğenmiş, sevdalanmış. O’nun söylediği masalları da Akçiçek çok sevmiş. Bu olay artık bir ritüel haline gelmiş ve her gün aynı şeyler yaşanır olmuş. Akçiçek, Pekmezci annenin masallarının ardından ona kendi isteklerini söylüyormuş. Babasının biraz önce gelmesi ve Pekmezci annenin hiç gitmemesi yegane dileğiymiş.

Günler su gibi akıp gitmiş ve baba eve gelmiş. Padişah, Akçiçek’in babasının yanına giderek Akçiçek’i oğluyla evlendirmek istediğini söylemiş. Babası çok mutlu olmuş. Lakin Akçiçek, Pekmezci Anneyi bir daha göremeyeceğim diye hüzünlüymüş.

Düğün zaman padişahın oğlu odaya gelmiş ve bir bakmış Akçiçek’in gözünden yaşlar akıyor. Neden ağlıyorsun? Diye sormuş.

Kız Ben pekmezci anne olmadan yaşayamam cümlesini kurunca da padişahın oğlu gülmeye başlamış ve artık daima onunla beraber yaşayacaksın, zira pekmezci anne olarak gelen bendim demiş. Bir ömür mutlu mesut hayatlarını sürmüşler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir