En Çok Kullanılan Deyimler ve Anlamları 

Bir olayı daha çok etki yaratacak şekilde anlatmak için kullanılan en az iki kelimeden oluşan cümle gurubuna deyim denir. Deyimler genellikle kelimelerin gerçek anlamları dışında kullanılır. Bu yüzden bir deyimin ne anlama geldiğini anlamak için o dile çok iyi bir şekilde hâkim olmanız gerekir. Deyimler sayesinde o dil zenginleşir ve kişi anlatmak istediğini çok daha etkili bir şekilde ifade eder. 

Deyimlerde sözcüklerin yerini değiştiremezsiniz ya da yeni bir sözcük ekleyemezsiniz. Bu deyimin bütününe ve anlamına zarar verir. Kalıplaşmış sözcüklerden meydana gelen deyimler dilin özelliklerini taşıdığı için farklı bir dilde kullanıldığında anlamsızlaşır. Bu yüzden deyimleri çevirmek oldukça zordur. 

En
En Çok Kullanılan Deyimler ve Anlamları 

Dilimizde ve günlük hayatımızda en sık karşılaştığımız deyimler ve anlamları ise şu şekildedir;

Açığa vurmak: Gizli olan bir olayı ya da konuşmayı, herkesin öğrenebileceği şekilde ortaya çıkartmak. ( Yıllardır sakladığım sırrı açığa vurarak beni mahcup etti.)

Açık yürekli: Kalbinde kötülük olmayan, içinden geçeni anında söyleyen, samimi kişi. ( Açık yürekli oluşu beni çok etkiledi.)

Abuk sabuk konuşmak: Yersiz bir şekilde, sonunu düşünmeden konuşmak. Düşünmeden hareket etmek. ( Kızım misafirlerin yanında abuk sabuk konuşma!)

Açık Kapı Bırakmak: İleriyi düşünerek hareket etmek ve gerekirse o konuyla ilgili tekrar konuşabileceğinin altını çizmek. Ilımlı hareket etmek. ( Tartışmamıza rağmen bana açık kapı bıraktı.)

Ağırdan almak: Bir iş için oldukça yavaş hareket etmek, o iş için isteksiz gibi davranmak. (Bu iş görüşmesini ağırdan alarak iyi yaptın.)

Ağzı Kulaklarına varmak: Bir olay sonucunda çok mutlu olmak, sevinmek. ( Sınav sonucunu görünce ağzı kulaklarına vardı.)

Ağzını açıp gözünü yummak: Bir olay sonucunda sinirine yenik düşen kişinin ağzına geleni söylemesi, hakaret etmesi. ( Ondan telefon gelince ağzını açtı gözünü yumdu, sakinleştiremedik.)

Akıl karı olmamak: Akıllı bir kişinin yapmayacağı iş için kullanılan cümle. ( Ondan bunu hiç beklemezdim, bu yaptığı akıl karı değil.)

Akşamdan kavur, sabaha savur: O gün kazandığını o gün yiyen kişiler için kullanılan tabir. ( O hep böyleydi zaten akşamdan kavur, sabaha savur. )

Baklayı ağzından çıkarmak: Kimsenin bilmemesi gereken, gizli bir şeyi sabredemeyip açığa çıkartmak. ( Baklayı ağzından çıkarttı artık her şeyi biliyorum.)

Basireti bağlanmak: Olmuş olan bir olayı önceden sezmesine rağmen ona uygun davranmamak, hiçbir şey yapamamak. ( Nasıl oldu anlamadım, birden basiretim bağlandı.)

Cinleri başına toplamak: Çok kızmak ve sinirlenmek. ( Parasını kaybedince cinleri başına toplandı.)

Çoluk çocuğa karışmak: Evlenmek ve çocuk sahibi olup, onlarla ilgilenmeye başlamak. ( Artık senin de çoluk çocuğa karışma vaktin geldi de geçiyor bile. )

Dallanıp budaklanmak: Giderek büyüyen ve genişleyen durum için kullanılır. ( Bu işte iyice dallanıp budaklandı, artık evlenmeleri gerek. )

Eski hamam eski tas: Her şeyin eskisi gibi kalması durumu. ( Eski hamam eski tas, insan hiç mi değişmez.)

Fener alayı: Eğlencelerde halkın kalabalık bir şekilde toplanması ve ellerine fener alarak şehri dolaşmaları. ( Bu yıl fener alayına katılacak mısın?)

Göz hapsine almak: Birisini görüş alanına alarak sürekli o kişiyi takip etmek. ( Hedefi göz hapsinden çıkartma sakın!)

Halis muhlis: İçerisine hiçbir şey karıştırılmamış olan, saf. ( Halis muhlis Türk lokumu.)

İpe un sermek: Görev olarak verilen işi yapmamak için elinden geleni yapmak, işi yavaşlatmak. ( İpe un serme konusunda üstüne yoktur.)

Jetonu geç düşmek: Bir konu ile alakalı olarak anlaması gerekeni anlayamamak ya da geç anlamak. ( O hep böyleydi zaten, jetonu geç düşer onun.)

Kene gibi yapışmak: Kişinin peşinden ayrılmamak, sürekli onunla olmak istemek, kişi ne yaparsa onunla yapmak. ( Bu kızda kene gibi yapıştı, gitmiyor.)

Laf ebesi: Her söze müdahale eden ve çok konuşan kişi. ( Laf ebeliğini bırak da ne söyleyeceksen söyle!)

Ne akar ne kokar: Kimseye faydası da zararı da olmayan kişiler için kullanılır. ( Bizim Mehmet sakindir, ne akar ne kokar.)

On parmağında on marifet: Her konuda bir bilgisi olan, becerikli kişi. ( Ayşe’nin kızı diye demiyorum, on parmağında on marifet.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir